Kayıtlar

DÜNYA

Bir tatil dönüşü Gecenin üçü, ayın on dördü. İzmir sahilindeyim Herkes gitmiş kendimleyim. Elimde şarap, Üzerimde mehtap, Kalbimde sitem, Tenimde meltem, Kayan yıldızları izliyorum. Kabaran dalgaları izliyorum. Yıldızlar gibisin yalnızlık. Hep oralarda bir yerdesin Güneş varken fark edilmezsin. Ey ümit, tıpkı mehtaba benziyorsun. Verdiğin ışık bile sana ait değil Işık vermiyorsan zaten yoksun. Karanlık, ışığı boğan karanlık. Toprağa gömülmüş insanlık Dalga misal kabaran kederler Geceyi takip eden geceler. Tükenerek tükettiğim seneler Ruhunu kölesi olduğu bedenler Korkaklık kokan kelimeler Yeise batmış cümleler Yüzleşmekten korktuğum anılar Tüm sorularıyla yarınlar Bir türlü doğmayan güneş Adını unuttuğum kardeş Aldandığım yalanlar İnanmadığım doğrular Sızlamayan vicdanlar Köhneleşmiş başlar Üzerime yağan yağmur Sırtımda çıkan kambur Yeşili getirmeyen bahar Ağacı olmayan dağlar Ceylan yiyici sırtlanlar Ölüm habercisi, kuşlar. Ah Dünya Yalan Düny

SENİ SEVİYORUM DİYEBİLMEK...

Resim
        Elbise dener gibi aşk deniyoruz. Daha karşımdaki kişiyi tanımadan, hislerinizden emin olmadan, aşkımızı ilan ediyoruz. Yaradanın bahsettiği sevgiyi ne kadar da cömertçe harcıyoruz.          Fikirlerimizin çakıştığı, hislerimizin örtüştüğü, frekanslarımızın uyuştuğu ve hatta ve hatta hayallerimizin bile aynı olduğu birine karşı hissettiklerimiz gerçekten aşk mıdır?          Seni Seviyorum cümlesini Benimle Evlenir misin ? adlı romanın önsözü olduğuna inanırım ve yanlış zamanda yanlış kişilere yöneltilerek israf edilmesini doğru bulmam.  Senin sohbetini çok seviyorum, yardımseverliğini, şefkatini, gözlerindeki gülümsemeyi, sözlerindeki samimiyeti çok seviyorum, sana hayranım senden hoşlanıyorum. Evet bu cümleler  açığım ama seni seviyorum çok ama çok iddialı bu iki keleme ve yalnızca hislerinden emin olanların kullanması gereken bir cümle.           Burada sevgiden kasıt aşk tabii ama biz tutkuyu,hayranlığı, dostluğu, aşk sanıyoruz; oysa aşk, tüm bunların toplamı, hatta

ERKEKLER NEDEN "SENİ SEVİYORUM" DİYEMEZ ?

            "Beni seviyor musunuz" Sorusu tüm zamanların en çok sorulan sorusudur herhalde.  Bazen hal ile bazen diliyle sorulan bu soru. En çok merak edilen olmasa bile cevabı en çok duyulmak istenen sorudur.  Bana beni sevdiğini söyle demenin bir başka ifadesidir aslında.             Peki hiç düşündünüz mü bu sorunun muhatabı neden hep erkeklerdir.             Kadınların seni seviyorum cümlesini duymayı isteğimi.  Hangi erkek sevdiğinden bu cümleyi tekrar ve tekrar duymak istemez ki.            Kadınların daha duygusal olmaları mı?  Hiç sanmıyorum, Hangi erkek, sevildiğini duymaktan mutlu olmayacak kadar duygusudur.            Sanırım bulduğumuz erkeklerin bu kelimeleri kullanmaktan imtina etmeleri.  Belki de birisine aslında sevdiğine seni seviyorum demenin bir zayıflık olduğunu düşünmeleri ve hatta oku yine kullanmaya korkmaları.           50.000 taraftarının önünde Beşiktaş'ın benim biricik sevgilim cümlelerine avazı çıktığı kadar haykıran birisi.  Beni seviyo

YALNIZLIK

YALNIZLIK Dolmuşsan ilham olur Bunalmışsan nimet olur Aldanmışsan nikmet olur Aşıksan azap olur Seviyorsan hasret olur Doğruysan kader olur Unutulmuşsan keder olur Kişilikliysen seçim olur Dertliysen dost olur Paylaşırsan kaybolur

ENFUSİ BİR YOLCULUK

Resim
ENFUSİ BİR YOLCULUK Bir minibüs kaptanıyım Kalabalık yollar, telaşlı insanlar Ardı ardına dizilen duraklar Ve gelişinden habersiz olduğum bahar                 İlk durağa geliyorum                 Tek yolcu biniyor, adı Umut                 Gelecekten konuşuyor                 Hayallerden bahsediyor                 Yarınlar güzeldir diyor                 Ve beni hayata bağlıyor İkinci duraktayız yine tek yolcu Tembellik adı, hissediliyor yorgunluğu Koltuğa yürüyecek hali yok Oracığa çömüyor Ağzından çıkan birkaç kelime Sıkıldım, yoruldum, tükendim Geç koltuğa otur diyorum Sonra geçerim bakışı, geçiştiriyor                 Üçüncü durağa varıyoruz aheste aheste                 Yine tek yolcu kendisi mutlu, ismi Neşe                 Her şey güzelleşiyor biran                 Bulutlar açılıyor, güneş gülümsüyor                 Etraftaki laleler ilk kez görünüyor                 İçime doğuyor bir sebebsiz mutluluk                 Tüm

ALIŞILAGELMİŞ YANILSAMALAR

Resim
ALIŞILAGELMİŞ YANILSAMALAR … Belki de aşkı yeniden düşünmek gerekiyor, binlerce yıldır yapıldığı gibi aşkı tarif etmeye çalışmak ve bu uğurda yanılmak gerekiyor. Kim bilir belki de aşk Buda’nın bile ulaşamayacağı bir yerde Nirvana’nın ilerisinde, Mevlana’nın ifadesiyle doğru ve yanlışın ötesindedir, belki de aşk som bir hayal, eski bir masal, meçhul bir histir.                 Hayır hayır bugün konumuz aşk değil, aşkın kutsallığı değil, aşkın sonundaki azap değil. Bugün aşk zannettiklerimizden bahsedeceğim. Alışılagelmiş yanılsamalardan, tekrarbetekrar yaptığımız hatalardan, aşkı bencillikle yoğurmamızdan, ondan esirgediğimiz fedakarlıktan, ona duymadığımız saygıdan ve ondan eksilttiğimiz sevgiden dostluktan.                 Aslında o kadar çok şey çalıyoruz ki aşktan, o kadar anlamsızlaştırıyoruz ki aşkı, geriye biraz heyecan, fazlaca tutku bir o kadar şehvet kalıyor. Geriye sahip olma arzusu ve kaybetme korkusu kalıyor. Bağlılığın, emeğin, güvenin, sohbetin olmadığı ham bir

KORKU ...

Resim
                Daha çocuk yaşlarda Öcü ismi ile girdi yaşamımıza. Hiçbirimiz onu görmedi ama resmini çiz deseler Süt Kardeşler filmindeki Gülyabaniyi resmeder çoğumuz. Öcü kötüydü, karanlıktı, korkutucuydu, yaramaz çocuklara kızardı ama uslu durursan hiç yaklaşmazdı sana.                 Sonra şartlı korkularla tanıştık -san, -sen eklerini takip eden bak başkasının annesi olurum, kardeşin gidecek, baban gelince kızar cümleleri ile.                 Zannettik ki biz büyüyünce geçecek hepsi, zannettik ki korkusuz olacağız, cesur olacağız, bize yapılanı asla başkalarına yapmayacağız. Ama olmadı işte biz büyüdükçe daha bi büyüdü korkularımız, birkaç gizemli fobiye dönüştü eski anılarımız.                 Düşündüğümüzün aksine her geçen gün daha bir arttı korkularımız yalan duymaktan korktuk, yanlış yapmaktan korktuk, gerçeği öğrenmekten, geçmişle yüzleşmekten korktuk. Öyle ki reddedilmemek için hiç sormamayı seçtik, yalnız kalmaktansa başkası olmayı tercih ettik.              

GERÇEKTEN SEVENLER

             Bugünlerde onlara rastlamak zor,bugünlerde onları görmek onlardan bahsetmek zor.Sanki bir kez gelmiş sevginin ne olduğunu gösterip gitmişler dünyadan.Sanki bir kez gelip nasıl insan olunacağını öğretmiş ve kaybolmuş aramızdan.                 Şimdilerde gerçekten sevdiğini iddia edenler var aramızda, kendi yalanına inananlar var yanıbaşımızda. Gerçek sevginin öldüğünü düşünüyor bir çokları, kendini sevmenin yanlış olduğunu sanıyor bazıları.                 Peki ya gerçek sevgi... Sizce nedir konuşulan ama bilinmeyen, tarif edilen ama tanımlanamayan matlub. Sizi bilmem ama sevmek, gerçekten sevmek sevdiğini değiştirmek değil onun için değişmektir.                 Gerçekten seviyorsan en güzel şarkı onun söylediği, en güzel renk onun sevdiği, en güzel şey onun gözleridir.                 Gerçekten seviyorsan değiştirmeye gayret etmezsin ki O zaten en güzelidir. Hani diyor ya şair "seni kendi gözümden kıskanır yine kendi gönlüm"diye gerçekten seviyors

KORKUYORUM

Resim
Sevda hasret oldu Gülü sevmekten korkuyorum           Bütün güller soldu           Baharın gelmesinden korkuyorum Bülbüller ötmez oldu Baykuşun sesinden korkuyorum           Kader yalnızlık oldu           Kuru kalabalıktan korkuyorum Geceler mehtapsız oldu Gölgede kalmaktan korkuyorum           Rüyalar kabus oldu           Hayal kurmaktan korkuyorum Gözyaşları sel oldu Sevinip gülmekten korkuyorum            Unutulup gitmekten değil            Hatırlanıp üzmekten korkuyorum Yeise batmaktan değil Ümide sarılmaktan korkuyorum

SEN

Sen benim; Aşkım Birtanem Canım Çiçeğim Dostum Emelim Farklım Güneşim Hasretim Israrım İlkim Kıymetlim Leylam Mehtabım Neharım Okuduğum Ömrüm Papatyam Rüyam Sevdiğim Şevkim Talihim Utkum Ümidim Vuslatım Yaşamım ve Zeminimsin Herbir harfimsin Ondandır Tüm şiirleri sana yazıyor Tüm şarkılarda seni duyuyor Her masalda seni okuyor Her nameğmede seni söylüyorum

UZAKTAN SEVMEK

                ...Aşk sevginin en şiddetli halidir, hislerin doruğu duyuların zirvesidir. Aşk gayrısını maşukuna feda etmek, tüm hisleri ile onu istemek, tüm zerreleri ile onu hissetmektir.                 Aşık olanın birtek aşkı vardır gerisi yalandır. O'nu kurar hayalinde, O'nu görür düşlerinde O'nu düşünür kalktığında O'nu görür baktığında, bir O vardır birde O'nun gölgfesindeki hayat, zaten O olmasa bu hayata neden katlanılır ki.                 Aşk, Bir hayalin ardında koşmak, bir gizeme vurulmak, bir imkansızın peşinde olmaktır. Aşk sonu vuslatla bitecek dikenli bir yolda çıplak ayakla yol almaktır. Ayaklarını sevenler bu dikenli yoldan beri dururlar, maşukunu bulanlar O'nu tanıdıklarına pişman olurlar, yolu sevenler , işte onlar gerçek aşkı bulurlar.                 O yüzden dedim "en kutsalı uzaktan sevmektir" diye değmeden, değiştirmeden, ulaşmadan, alışmadan, tanımadan, usanmadan sadece sevmektir.                 Birkez olsun karşıl

Aşk şehrinde bir garip yolcuyum

                                                             Aşk şehrinde bir garip yolcuyum                                Kalmaya korkak, gitmeye yorgunum                                Sevgiliye değil sevdaya vurgunum                                Gül bahçesinde hasret doluyum                                                Kimse bilmiyor sevgiyi, sevdayı                                Kalpler kurumuş akmıyor gözyaşı                                Mecnunlar bulamıyor, Aşk-ı Leyla'yı                                Bir Kays'ın daha kalkıyor naaşı.

ZAMANIN EKSİLTEMEDİĞİ AŞKLAR

                       ZAMANIN EKSİLTEMEDİĞİ AŞKLAR                 Big Bang öncesinde ve kara deliklerde zaman kavramı yoktur, hiçbir hareketin olmadığı salt statik bir ortamda bu kavramdan söz edilemez. Öyle demişti fizik profesörü ve zamanın değişimle iç içe olduğunu anlattı farkında olmadan. Peki gerçekten öyle miydi şöyle sorayım yada gerçekten zamanın değiştiremeyeceği bir şey olabilir miydi ?                 Yarılanma ömrünü hesaplayabildiğimiz maddeler değil kastım, her an yenilenen hücrelerde beni ilgilendirmiyor. Acaba diyorum duygular ve hisler zamana meydan okuyabilir mi? Hani hep derler ya seni sonsuza kadar seveceğim bu gerçek olabilir mi?                 Birkaç sene önceki kendimiz farklı birisi olarak karşımıza gelse onunla anlaşamayacak olan biz, arayıpta bulduğumuzu sandığımız ruh eşimizle bir ömür anlaşabilir miyiz gerçekten, yoksa anlaşma değil alışma süreci midir farkında olmadığımız ?                 Seni ilk günkü gibi seveceğim diyenler aşkla, heyecanla