Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YALNIZLIK

YALNIZLIK Dolmuşsan ilham olur Bunalmışsan nimet olur Aldanmışsan nikmet olur Aşıksan azap olur Seviyorsan hasret olur Doğruysan kader olur Unutulmuşsan keder olur Kişilikliysen seçim olur Dertliysen dost olur Paylaşırsan kaybolur

ENFUSİ BİR YOLCULUK

Resim
ENFUSİ BİR YOLCULUK Bir minibüs kaptanıyım Kalabalık yollar, telaşlı insanlar Ardı ardına dizilen duraklar Ve gelişinden habersiz olduğum bahar                 İlk durağa geliyorum                 Tek yolcu biniyor, adı Umut                 Gelecekten konuşuyor                 Hayallerden bahsediyor                 Yarınlar güzeldir diyor                 Ve beni hayata bağlıyor İkinci duraktayız yine tek yolcu Tembellik adı, hissediliyor yorgunluğu Koltuğa yürüyecek hali yok Oracığa çömüyor Ağzından çıkan birkaç kelime Sıkıldım, yoruldum, tükendim Geç koltuğa otur diyorum Sonra geçerim bakışı, geçiştiriyor                 Üçüncü durağa varıyoruz aheste aheste                 Yine tek yolcu kendisi mutlu, ismi Neşe                 Her şey güzelleşiyor biran                 Bulutlar açılıyor, güneş gülümsüyor                 Etraftaki laleler ilk kez görünüyor                 İçime doğuyor bir sebebsiz mutluluk                 Tüm

ALIŞILAGELMİŞ YANILSAMALAR

Resim
ALIŞILAGELMİŞ YANILSAMALAR … Belki de aşkı yeniden düşünmek gerekiyor, binlerce yıldır yapıldığı gibi aşkı tarif etmeye çalışmak ve bu uğurda yanılmak gerekiyor. Kim bilir belki de aşk Buda’nın bile ulaşamayacağı bir yerde Nirvana’nın ilerisinde, Mevlana’nın ifadesiyle doğru ve yanlışın ötesindedir, belki de aşk som bir hayal, eski bir masal, meçhul bir histir.                 Hayır hayır bugün konumuz aşk değil, aşkın kutsallığı değil, aşkın sonundaki azap değil. Bugün aşk zannettiklerimizden bahsedeceğim. Alışılagelmiş yanılsamalardan, tekrarbetekrar yaptığımız hatalardan, aşkı bencillikle yoğurmamızdan, ondan esirgediğimiz fedakarlıktan, ona duymadığımız saygıdan ve ondan eksilttiğimiz sevgiden dostluktan.                 Aslında o kadar çok şey çalıyoruz ki aşktan, o kadar anlamsızlaştırıyoruz ki aşkı, geriye biraz heyecan, fazlaca tutku bir o kadar şehvet kalıyor. Geriye sahip olma arzusu ve kaybetme korkusu kalıyor. Bağlılığın, emeğin, güvenin, sohbetin olmadığı ham bir